Peygamberimiz (s.a.v.), hicretten sonra Medine’de toplumda huzur ve güven ortamını sağlamak için bazı çalışmalar yaptı. İbadet, eğitim, öğretim ve sosyal hayata yönelik birtakım faaliyetler gerçekleştirdi ve kurumlar oluşturdu. İnsanların birbirleriyle olan ilişkilerinde uyacakları kuralları düzenledi. Hz. Peygamber (s.a.v.) Müslümanlar arasında birlik ve beraberliği sağlayacak, kardeşlik bağlarını daha da güçlendirecek faaliyetlerde bulundu. Peygamberimiz (s.a.v.) ve yanındakiler Medine’ye geldiklerinde hiçbir şeyleri yoktu. Onlar evlerini, mallarını ve eşyalarını memleketlerinde bırakmışlardı. Peygamberimiz (s.a.v.) Mekke’den göç edenlerle Medineli Müslümanlar arasında kardeşlik ilan etti. Medineli Müslümanlar sahip oldukları imkânları Mekke’den gelen din kardeşleriyle paylaştılar. Bu durum, onlar arasındaki sevgi ve kardeşlik duygularının güçlenmesini sağladı.
“İman edip de hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir kısmı diğer bir kısmının dostlarıdır.” (Enfâl suresi, 72. ayet)
Evini, mallarını, doğup büyüdüğü yeri bırakıp göç etmek zorunda kalmak, kişide ne gibi duygular uyandırır? Düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.
Cevap : Her zaman Evini, mallarını, doğup büyüdüğü yeri bırakıp göç etmek zorunda kalmak kişileri çok üzen bir durumdur. İnsanlar kendi düzenleri bırakarak farklı yerlere gitmeleri mallarını, evlerini bırakmaları onları zor duruma itmektedir. Bunun sonucunda zor duruma düşen insanlar üzülmektedir.
Mescit, aynı zamanda bir eğitim kurumuydu. Hz. Muhammed (s.a.v.), Mescid-i Nebi’nin bitişiğine kendisi için bir ev, yoksul ve kimsesiz Müslümanların barınmaları için de odalar yaptırdı. Bu odalara suffe denir. Suffede, Peygamberimizin (s.a.v.) yanında okuma yazma ve Kur’an öğreten ve dinî konularda bilgiler veren öğretmenler de vardı. Suffede kalanlar, zamanların çoğunu ilim öğrenmekle geçirirlerdi. Peygamberimizden (s.a.v.) dinî konularda eğitim alır, Kur’an okur ve ezberlerlerdi.